Skip to main content

Çinli filozof Lao Tzu, bizlere, başımıza gelen olayları nasıl yorumlamamız konusunda “Yaşlı Adam ve Beyaz Atı” hikayesiyle hayata farklı bir perspektiften bakarak hem ders almamızı hem de akışta yaşamamız gerektiğini çok yalın bir dille anlatıyor.

Hikâyede yaşlı adam, atını yüksek fiyata bile satmak istememiş ve atını kendisine bir dost ve bir insan gibi gördüğünü anlatmıştır. Lao Tzu, yaşlı adamın kendisini doğal dünyadan ayırmaması ve hem kendisini hem de atını benzer ve eşit konumda sergilemesi nedeniyle at ile yaşlı adam arasındaki doğal bağı vurgulamıştır.

Yaşlı Adam ve Beyaz Atı 

Atın yokluğuyla birlikte, insanlar bu durumu yaşlı adam için bir talihsizlik olarak yorumladılar ve yargıladılar ama yaşlı adam sadece atın gittiğini söyledi. Bunun bir talihsizlik mi yoksa bir lütuf mu olduğunu kim bilebilir? Taoizm’in en önemli kavramı olan Wu Wei‘nin burada işaret ettiği nokta, yaşlı adamın davranış ve tutumlarının Wu Wei kavramını temsil etmesi, başına gelen her şeyi kabul etmesi ve olayı yargılamak ve onunla kavga etmek yerine durumla uyum içinde yaşamaya çalışmasıydı. Olayı yargılamak ve geleceğe dair öngörülerde bulunmak yerine, hayatın sürekli değiştiğini ve geleceğin bize ne getireceğini bilemeyeceğimizi başkalarına göstermek istemiştir, diğer insanları da yeni durumlara ayak uydurmaya ve bunları doğal bir süreç olarak uyarlamaya davet etmiştir. 

Çünkü hayat sürekli değişiyor! 

Dolayısıyla Lao Tzu, insanların gelecekle ilgili yorumlarının kendilerine zarar verdiğini ve onları hayatlarının denetleyicisi olduklarına inandırdıklarını vurguluyor. Çünkü insanlar hedeflerine ulaşmak için çabalar ve planlar yaparlar ancak kötü bir şeyler olduğunda, bunu tahmin edememeleri veya kontrol edemedikleri için kendi hataları ve başarısızlıkları olarak değerlendirme eğilimindedirler.

Lao Tzu, insanların suyun akışına karşı ters yönde yüzmeye çalıştıklarını; bu yüzden insanlar birbirleriyle yarışırlar, yalnızlaşırlar, başkalarına güvenemezler ve hedefleri konusunda hırslı olurlar. Yaşlı adam, atını satmak için yüksek reddedince, bütün insanlar gelip ona, eğer bu atı satarsa ​​bu yoksulluktan kurtulacağını söylemişler; ancak yaşlı adam, Wu Wei’nin önemli yanı olan sadeliği tercih etti. Çünkü yaşlı adam, diğer tüm statülerden daha düşük olan basit yaşamı temsil ediyor, bununla birlikte, insanların doğanın akışına inanması gerektiğini vurguluyor. Aslında insanlara önerilen, kendilerini ve sorunlarını bir nehre atıp birlikte uyum içinde yüzmelerine olanak tanıyarak hayatlarına fayda sağlamalarıdır. Bu nedenle Taoizm’e inanan insanlar, zahmetsiz eylem anlamına gelen Wu Wei kavramını benimsemiş, sorunlarını olumsuz görmek yerine, hayatlarının diğer bir parçası olarak görmüş, uzlaşma ve uyum sağlama eğiliminde olmuşlardır. Bu, çözülemeyen sorunların, doğal süreçle çözülebilir olduğunu ve karmaşık durumlarda bile mutlu yaşamanın mümkün olabileceğini vurguluyor.

At bir düzine vahşi atla gelip yaşlı adamın oğlunun bacaklarını kırdıktan sonra insanlar durumu yeniden yargılayıcı bir şekilde eleştirmiş, ancak yaşlı adam yine kendini yargılayıcı olmayan bir pozisyonda tutarak, insanlara olayları olumlu ya da olumsuz yargılamamalarını önermiş. Lao Tzu’nun bu hikayeyle göstermek istediği, insanların olayları yargılama eğilimidir. Ancak devamında, yaşlı adamın oğlu evde kalır ve diğer genç erkekler zorla savaşa götürülür yani insanların yorumlarının tam tersini çıktığını belirtmektedir. Geleceğin belirsizliği, insanlara olayların sonucunu biliyormuş gibi davranmalarının onlara herhangi bir katkı sağlamadığını göstermiştir. Bu hikayedeki insanlar, devam eden olaylara teslimiyet gösterememiş ve vakalar hakkında yorum yapmayı bırakamamışlardır. Çünkü içgüdüsel olarak olayları kontrol etme yeteneklerini göstermek istemişlerdir. Öte yandan, bu yaklaşım, onlara sadece endişe ve kaygılı duygular yaşatmıştır. Böylece Lao Tzu, karmaşık deneyimlerde bile yaşlı adamı kazanan olarak göstermiş ve diğer insanları, hayatın getirdiği yeni tecrübelerle uyum içinde yaşamak ve doğal süreci anlamak yerine, bunlara uyum sağlamak istemedikleri ve kontrol etmek istedikleri için mağlup olan taraf olarak betimlemiştir. 

Hikayede, yaşlı adam mutluluğunu pasiflikte ve dinginlikte buluyordu ama diğer insanlar müdahaleci eylemleriyle mutluluğu bulamıyordu. Lao Tzu, yaşamın bir dizi doğal ve kendiliğinden değişim olduğunu, çünkü gelecekte ne olacaksa bir şekilde gerçekleşeceğini söylüyor aslında. Dolayısıyla doğadan kopmak yerine onun bir parçası olmak insanların hayatını kolaylaştıracaktır. Kendimizi doğa ile bütünleşmiş olarak görmek, hareketsizlik ve stabil/dengede kalmak, insanların en anlamlı eylemi en uygun zamanda göstermelerini sağlayacak ve bu onların, kendileri için maksimum etkiye ulaşmalarını ve zorlu durumların üstesinden gelmelerini sağlayacaktır. Çünkü Lao Tzu’ya göre doğa acele etmez. Sabırlı davranmak ve doğanın bir parçası olmak, insanın zamanın akışında elinden gelenin en iyisini yapmasını ve kazanan olmasını sağlayacaktır.

Lao Tzu, uzun yıllar mahkemede kayıt tutucu olarak çalışan Çinli bir filozoftu. Bu çalışma ortamı birçok ahlak dışı olayı ve insanlar arasındaki güvensizliği görmesine neden olmuştur. Bu nedenle, uzun yıllar iyi bir hayat nasıl yaşanır, toplumdaki bu kötü olayların sebepleri nelerdir diye düşünmüştür. İnsanların planları, hedefleri, diğer insanlarla rekabet etmelerine yol açarak, başkalarına karşı güvensizlik duymalarına, birlik olmak yerine birbirlerinden uzaklaşmalarına, hayatlarının denetleyicisi gibi davranmalarına bağlı olarak kaygı, stres duymalarına ve doğanın yolundan uzaklaşmalarına neden olabilir. Lao Tzu’ya göre bu anlayış benimsenirse, insanlar arasında güven var olabilir, gelişmiş bir toplum ve kültürün oluşmasını teşvik edebilir. O halde ne olursa olsun insanın doğayla uyum içinde yaşaması, zihnin dinginliği, onun kendisi ve çevresi arasındaki mutluluğunu ve bütünlüğünü bulmasını sağlayabilir. Dolayısıyla Lao Tzu, insanların iyilik yapma kapasitesine sahip olduğunu ve bu temel ilkelerle refah ve huzurlarını bulabileceklerini söylemektedir. Ayrıca Buddha, Konfüçyüs ile benzer olarak, alçakgönüllü empati ve şefkatin önemini vurgulamıştır. Büyük dönüşümlerin gerçekleştiği eksen çağında yaşayan bu filozoflar toplumdaki kötülüklerden ve ahlaksızlıktan rahatsızlık duymuş, olayları gözlemleyerek, iyi bir hayat nasıl yaşanır ve hayatın anlamı nedir gibi konulara odaklanarak insanların değer algılarını yeniden oluşturmalarına teşvik etmiştirler.

Çağın diğer önemli filozoflarından Sokrates, insanların düşünüp eyleme geçmekten ziyade eyleme geçme eğiliminde olduklarını; Platon ve Aristoteles ise daha çok toplum sorunlarına odaklanarak, daha iyi bir düzene sahip olmak için Lao Tzu’ya benzer tavsiyelerde bulunmuşturlar. Sonuç olarak, genellikle Eksen Çağı’nda filozoflar insanları fikirlerinin, inançlarının ve değerlerinin kökenlerini ve anlamını anlamaya davet etmişler; ayrıca ahlakın önemine işaret ederek insanları nasıl düşündükleri ve nasıl davrandıkları konusunda anlamlı bir bağlantı kurmaya davet etmiştirler. O dönemde filozofların ülkelerinde savaşlar olması ve birçok insanın, zorluklarla ve stresle karşı karşıya kalmaları sebebiyle, bu zor günleri aşmanın en iyi yolu olarak, insanların düşüncelerinin, davranışlarının, niyetlerinin ve değerlerinin iyi olmasının önemini belirtmişlerdir. Çünkü içeride güçlü olmak hem ülkeyi hem de toplumu dış sorunlara ve düşmanlara karşı da güçlü kılacaktır diye düşünmüştürler. 

Eğer geçmişe hala bakıp, o dönemde bir şeyleri doğru yapabilseydim hayatım şu andan daha iyi olurdu diye düşünüyorsak, bu bizlerin geçmişimizden dolayı kendimizi suçladığımızı ve öz-şefkatimizin ne kadar az olduğunu göstermektedir. Bu, her gün değişen koşullar, olaylar ve hayat karşısında kişileri kaygıya ve depresyona daha yatkın hale getirebilir. Günlük sorumluluklar, sakin ve stabil bir şekilde yapmaya çalışılırsa, kişiler elinden gelenin en iyisini yapacağını da fark edebilir. Çünkü geçmişte yaşananlara odaklanmak, kendinizi suçlamak, gerçek kapasitenize zarar vererek, gelecekte daha büyük sorunlarınızın ortaya çıkma olasılığını da artırır. Özetle, problemlerinizle, olumlu veya olumsuz duygularınızla uyum içinde ve dengede olmayı seçerek gerçek performansınızı bulabilirsiniz!