Davranış bozuklukları çocukların ve ebeveynlerinin hayatını ciddi bir şekilde etkilemektedir. Genellikle ebeveynleriyle anlaşamayabilir, onlara meydan okuyan agresif tavırlar sergileyebilirler. Bu tepkiler, başkalarına karşı kayıtsız kalmalarından düşmanlığa kadar değişebilir. Bu durum sadece ebeveynlerine karşı değil aynı zamanda akranlarına karşı da olabilir veya öğretmenler gibi diğer otorite figürlerine de yansıtabilirler.
Bu çocuklar kurallara uymakta ve akranları arasında uygun davranışlar sergilemekte zorlanarak sosyal ortamlarda uyum sağlayamayabilir. Başkalarını itmek, vurmak ve ısırmak gibi saldırganlık belirtileri gösterebilirler. Bu fiziksel tepkiler, genellikle hem aktif hem de kasıtlı olarak gerçekleştirilir. İlerleyen yaşlarda yani ergenlikte ise zorbalık yapma, kavga çıkarma, hırsızlık veya hayvanlara zarar verme gibi davranışlar görülebilir.
Ebeveynler Hangi Belirtilere Bakmalı?
- Başkalarına saygı göstermemek
- Kurallara uymayı reddetmek
- Zorbalık veya tehdit edici davranışlar
- Fiziksel saldırganlık
- Sık sık okuldan kaçmak
- Evden kaçmak
- Yalan söyleme ve manipülasyon
- Kendini kötü hissetmeden çalmak
- İzinsiz girmek
- Kasıtlı olarak mala zarar vermek
- İnsanlara veya hayvanlara karşı zulüm
- Vandalizm
- Başkalarının eylemlerini genellikle kötü ve düşmanca yorumlamak
- Sık sık akranlarıyla sözlü ve/veya fiziksel çatışmalara girmek
- Küçük ve önemsiz şeyler hakkında büyük tartışmalar çıkarmak
- Duygusal veya fiziksel taciz edici davranışlar
Ebeveynler Ne Yapmalı?
Ebeveynlerin ve çocukların günlük etkileşimlerde birbirlerinin davranışlarını önemli ölçüde şekillendirir. Ve bu etkileşimlere göre ebeveynler, çocuklarının davranış bozukluklarını terapi desteğiyle azaltabilirler. Ama önemli olan, bu durumun hemen değişmeyeceğini ve iyileşmenin bir süreç gerektirdiğini bilmek!
Çünkü her çocuk benzersizdir. Bu nedenle, değişimleri ve gelişimleri farklı bir sürede tezahür etmeye başlayacaktır. Çocuklardaki davranışlar bozuklukları farklı faktörler tarafından tetiklenebilir ve sürdürülebilir. Ancak bilinmelidir ki, çocuklar hep muhalif, meydan okuyan veya saldırganlık gibi davranışlar gösterdiğinde, ebeveynlerin bu davranışı artırmayacak şekilde yanıt vermesinin zor olabileceğidir. Örneğin, çocukların ebeveynlerine karşı bağırma ve itme davranışları artığında, ebeveynlerin sakin ve sabırlı kalması zor olabilir. Ve çocuklar istediklerini talep ederken direttiklerinde (örneğin, ebeveyni istediği oyuncağı almadığında), ebeveynlerin pes etmemesi zor olabilir. Ebeveynlerin bu tepkileri, gelecekte davranış bozuklarının tekrar ortaya çıkma olasılığını artırır.
Ebeveynler çocuklarına bazen bağırma, azarlama veya fiziksel şiddet gösterebiliyorlar. Araştırmalar, ebeveynlerin bu tür sert davranışları azaldığında çocukların davranışlarında artan pozitiflik ve daha az davranış bozukluğu gösterdiği bulunmuştur. Çünkü çocuk, ebeveyni sinirlendiğinde kendisini nasıl ifade ediyorsa onu örnek alacaktır. Eğer ebeveynin davranışları ve sözlü uyarıları birbirine uymuyorsa, çocuk da bu çelişkiyi yaşayacaktır.
İlk olarak, ebeveyn- çocuk ilişkisinin kalitesi güçlendirilerek başlanmalıdır. Sonrasında, ebeveyne öğretilen teknikler davranış bozukluklarını kırabilir. Çünkü, ebeveynler ve çocuklar yıllardır bu kadar zor etkileşimlerle yaşıyorlarsa, bu onların ilişkilerini zedelemiş olabilir. Bu ilişkiyi yeniden güçlendirmek, ebeveynin çocuklarının davranış bozukluklarını değiştirmeye başlamalarında daha sağlam bir zemin sağlar.
Çocukların davranış bozuklukları yoğunlaştığında, ebeveynler çocuklarıyla oyun yoluyla toplum içinde uyumlu ve uygun davranış gösterme çabasını takdir ettiği etkileşimler oluşturabilir. Ebeveynler, çocuk liderliğindeki etkileşimleri birlikte oyun oynarken veya başka bir aktivite yaparken gerçekleştirebilirler. Ebeveynler bu sırada, çocukların davranış bozuklukları arkasında yatan sebebi görebilirler ve birlikte eğlenirken çocuğun liderliğini takip edebilir, yeni beceriler öğretebilir ve olumsuz davranışları yeniden yönlendirebilir.
Aynı zamanda bu ortak aktiviteler, ebeveyn-çocuk ilişkisinin kalitesini güçlendirmeye de yardımcı olabilir. Bu gibi durumlarda, terapi desteği, ebeveynlerin çocuklarıyla birçok zorlu etkileşime rağmen bu olumlu etkileşimlere girmelerine yardımcı olur.
Bunlara ek olarak, ebeveynler, daha net kurallar koyarak davranış bozuklarının ortaya çıkmasını önleyebilir. Bu davranışlarla başa çıkarken, çocuğun uygunsuz davranışını görmezden gelebilir ve kendini saldırgan davranışlar göstermeden ifade etmesini, bu şekilde onu anlayamadığını söyleyerek, çocukların duygularını yönetebilmesi ve uygun bir dille ifade edebilmesi pekiştirilebilir.
Çocukların prososyal davranışlarının pekiştirilmesi için, ebeveynler çocuklarını takdir etmelidir. Prososyal davranışlar, çocukların arkadaşıyla oyuncağını paylaşması, yardım etmesi veya sırasını beklemesi olabilir. Bazı ebeveynler, bu durumda sözlü övgü gösterebilir, bazıları başını okşayabilir veya sarılabilir. Bu durum, çocukların bu davranışı giderek daha fazla gösterme olasılığını artıracaktır.