Skip to main content

Dünya çapında insanların yaklaşık %1,5 ila %3,5’i psikotik semptomlardan muzdariptir. Nörogelişimsel bozuklukları olan çocukların psikoz geliştirme olasılığı daha yüksektir ve bu belirtiler genellikle insanlar ergenliğe girdiğinde ortaya çıkar. Psikozun ilk belirtilerini erken yaşta gösterenler, yetişkinlikte bu semptomları gösteren insanlara kıyasla semptomları daha şiddetli deneyimleyebilirler. Boyutsal bir bakış açısından, pozitif semptomlar (örneğin sanrılar, halüsinasyonlar ve düşünce bozukluğu), negatif semptomlar (örneğin duygusal tepki eksikliği, bilişsel zorluklar, konuşmada yoksulluk, motivasyon eksikliği, kendini ihmal etme ve kaba davranışlar) ve depresyon ve mani gibi duygudurum bozuklukları vardır. 

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), hastaların semptomlarına ilişkin değerlendirmelerinin değişmesini hedefleyen, psikoz için bilimsel olarak kanıtlanmış güçlü bir psikososyal müdahaledir; çünkü rahatsız edici düşünceleri ve işlevsiz davranışları değiştirmeyi amaçlar. Sanrılar, halüsinasyonlar ve düşünce bozukluğu gibi psikozun semptomlarını tedavi etmede başarılıdır. Ek olarak, BDT’den sonra nöral değişiklikler bulunmuştur. Bu çalışma, psikozlu hastaların tehdit edici uyaranlarla karşılaştıklarında olayları yorumlamalarını değiştirebildikleri gözlemlenmiş ve BDT’den sonra beyin tepkilerini kontrol edebildiklerini göstermiştir. Böylelikle, semptomlarının içeriğine ilişkin değerlendirmeleri ve bu semptomlara verdikleri tepkiler de değişmiştir. Ayrıca, duygusal tepki eksikliği, bilişsel zorluklar, konuşmada yoksulluk, motivasyon eksikliği, kendini ihmal etme ve kaba davranışlar gibi psikozun diğer semptomlarını azaltmada da etkili olduğu bulunmuştur. 

BDT, yaşam kalitesini ve nüksetme riskini iyileştirmede etkilidir. Psikoz tanısı almış kişiler genellikle ilaç tedavisi altındayken BDT alırlar. Bu nedenle, hem farmakolojik hem de psikososyal müdahalelerin dahil edilmesini vurgulayan entegre tedavi yöntemi daha iyi klinik sonuçlar verdiği için desteklenmektedir. Araştırmalar, BDT’nin psikoz semptomları üzerinde hedeflediği gelişmelere bakıldığında etkinliğinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Ayrıca, şizofreni, kişinin aile, sosyal, okul ve iş hayatı üzerinde ciddi ve olumsuz etkilere yol açar. Bu nedenle, aile terapisi ve/veya sosyal beceri eğitimi de bazı hastalarda duygusal tepki eksikliği, motivasyon eksikliği ve kendini ihmal etme gibi belirtiler için daha faydalı olabilir. Ayrıca, psikozlu hastaların çoğunda hafıza, öğrenme ve dikkat konusunda bilişsel eksiklikler vardır. Bu nedenle, insanların bilişsel işlevlerini iyileştirmeye yönelik terapi yöntemleri de eklenebilir. Bir meta-analiz, bu yöntemlerin, bilişsel işlevleri iyileştirmede ve beyindeki gri madde kaybını önlemede etkili olduğunu bulmuştur. Bu nedenle, psikozlu kişileri tedavi etmek için çok boyutlu bir yaklaşıma sahip olmak, tedavi sonuçlarını ve insanların günlük işlevlerini iyileştirebilir.

Sonuç olarak, hem farmakolojik hem de psikolojik müdahalelerin psikozu tedavi etmeye yardımcı olabilir; ancak ilaçların yan etkilerini, risklerini, etkinliğini ve tolere edilebilirliğini dikkate alan daha bireyselleştirilmiş ve kapsamlı bir tedavi stratejisinin uygulanması gereklidir. Psikozun belirli semptomlarını gösteren hastalarda veya psikozun belirli bir klinik seyrini (örneğin ilk epizot, kronik) yaşayan hastalarda hangi tedavi yöntemlerinin etkili olduğu ve ayrıca klinik sonuçları değiştirebilecek moderatörler ve/veya aracılar (örneğin komorbidite, madde bağımlılığı) da tedavi sürecinde dikkate alınmalıdır.